Marmaray banliyö treni kazıları 8 bin 500 yıllık İstanbul tarihini gözler önüne serdi

İstanbul’un Asya ve Avrupa yakalarını Boğaz’ın altından birbirine bağlayan denizaltı demiryolu tüneli Marmaray projesinin başlattığı kazılar , bölgenin köklü tarihini belgelemek adına önemli bir adım olarak öne çıktı. Kazılar, İstanbul’un 8500 yıllık tarihini gün yüzüne çıkarmış ve geçmiş medeniyetlerin mirasının gelecek nesillere aktarılmasını sağlamıştır.

Marmaray projesi kapsamında kazılara 2004 yılında başlandı . İstanbul’un yeni tarihsel yönlerini ortaya çıkaran araştırma, 2013’te sonuçlandı. Kazmanın ilk vurduğu andan itibaren bulgular arkeoloji dünyasını heyecanlandırdı.

İstanbul Üniversitesi Osteoarkeoloji Araştırma Merkezi’nde sergilenen Marmaray kazılarında bulunan bir deve kafatası, İstanbul, Türkiye, 5 Kasım 2015. (AA Fotoğrafı)

Yenikapı ve Sirkeci mahalleleri ile Üsküdar semtinde yaklaşık 9 yıllık kazılarda ortaya çıkarılan 60 bin civarındaki eser , kendilerine özel bir müze yapılana kadar İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza ediliyor .

İlk İstanbulluların iskeletleri, 8500 yıllık ayak izleri, dünya literatüründe bilinen ancak bugüne kadar hiçbir izine rastlanmayan bir liman olan Eleutherios Limanı (Theodosius), dünyanın en büyük ortaçağ batık gemi koleksiyonunun yanı sıra 57 türden 60.000 hayvan kemiği ve bitki fosili.

Yenikapı’da yeni başlangıç ​​başlangıcı ortaya koyuyor

Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’in en büyük ulaşım merkezi olan Eleutherios Limanı, Yenikapı’da yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı . Mısır’dan ithal edilen buğdayı taşımak için inşa edilen limandan günümüze ulaşan kalıntılar arasında ikisi taş, kalanı ahşap olmak üzere 25 adet iskele bulunuyor.

Kazı, deniz seviyesinden 3 metre (10 fit) yükseklikte başladı ve 10 metre (33 fit) altında devam etti. Yenikapı’da 20. yüzyıldan kalma bir sarnıç ve çok sayıda su kuyusu da dahil olmak üzere Osmanlı dönemine ait bir grup yapı da bulundu.

Bölgedeki kazılar genişletildiğinde, dünyanın en büyük ortaçağ batık gemi koleksiyonu olan, 5. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar uzanan çeşitli tip ve boyutlarda yaklaşık 37 batık gemi de keşfedildi.

Batıklar Bizans gemi tipolojisi, gemi inşa teknolojisi ve bu teknolojilerin gelişimi hakkında önemli bilgiler sağlarken, araştırmacılar gemilerin güçlü bir fırtına veya tsunami gibi doğal bir afet sonucu limanda batmış olabileceğini düşünüyorlar.

Yenikapı kazı alanının kuzeybatısındaki metro bölümünde de bir kilise bulunmuş ve limanın dolmaya başladığı 12-13. yüzyıllar arasında yapıldığı tespit edilmiştir. Kilisenin çevresinde 24 insan iskeleti ve binlerce hayvan iskeleti içeren toplam 22 mezar da gün ışığına çıkarıldı.

Üsküdar’a

Marmaray projesinin bir diğer önemli istasyonu olan kentin Üsküdar semtinde arkeolojik kazılar 2004-2008 yılları arasında gerçekleştirilmiştir.

İlk çağlarda Khrysopolis, Roma döneminde Scutari olarak bilinen Üsküdar’da Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait kalıntılar ile Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari kalıntılar ortaya çıkarılmıştır.

Mihrimah Sultan Camii ve Sultan III. Ahmet Çeşmesi yakınında yapılan kazılarda 12. veya 13. yüzyıl Bizans dönemine tarihlenen apsisli bir yapının temeli bulundu. Bu yapıda yapılan kazılarda, 14’ü kadın, 73’ü erkek olmak üzere 3’ü çocuk 97’ye yakın iskelet ile cinsiyeti belirlenemeyen 7 iskelet daha bulundu.

Prosforion, şehrin en eski limanlarından biri

Marmaray projesinin bir diğer kazı istasyonu olan Sirkeci, yedinci yüzyıldan beri liman olarak kullanılıyor. Prosphorion Limanı, Bizans şehir devleti olduğu dönemde Konstantinopolis bölgesinde inşa edilen ilk limandı.

Sirkeci’de yapılan kazılarda geç Osmanlı, Bizans ve erken Bizans dönemlerine ait mimari kalıntıların yanı sıra Roma öncesi döneme ait küçük buluntular ve çanak çömlek ele geçirildi. Buluntular arasında 16. yüzyıla ait İznik çinileri ve Roma mermerinden bir kadın heykelinin başı dikkat çekiyor.